– Rüya, bir çıkış yolu bulmalıyız. Eğer oğlum bana donör olmazsa, öleceğim. Bir kan akrabasına ihtiyacım var, bu benim son şansım,” diye ağladı Kemal eski karısının evinin kapısında.
– Oğlun mu var? Bir oğlum olduğunu söylememiş miydin? Beni bir bebekle sokağa attın. Onu tekrar ayağa kaldırmak için neler çektiğimi bilemezsin. Şimdi de koşarak mı geliyorsun? – Rüya sakinleşemedi.
– Beni annem yaptı. Affet şu aptalı!
Bu konuşmadan sonra Rüya her şeyin nasıl başladığını hatırlamaya başladı. 20 yıl önce kendini dünyanın en mutlu kadını gibi hissediyordu. Harika bir adamla evliydi ve kalbinin altında uzun zamandır beklediği bir oğlu vardı. Kayınvalidesi ondan hoşlanmıyordu ama kadın torununun doğumundan sonra kalbinin eriyeceğinden emindi.
Ancak hayatta her şey farklı gelişti. Rüya doğum hastanesinden oğluyla birlikte taburcu olur olmaz, kayınvalidesi Kemal’i bir kenara çekip fısıldadı:
– Bu senin çocuğun değil! Gönderin onu! Yemin ederim ki babası o.
– Ne diyorsun anne, bebekten anlayamazsın,” diye itiraz etti.
– Sen körsün, evlat. Hayatın boyunca başkasının çocuğunu besleyeceksin ve gülen karın sana boynuz verecek. O zaman çok geç olacak, sana söylüyorum. İnsanlara gerçeği söyle ve ona veda et.
– Nereye gidecekler?
– Oğlunu kim doğurduysa, ona gitsin. Nafaka için endişelenme, muhasebe departmanına gidip maaşını resmi olarak asgari ücrete indirmelerini ayarlayacağım. Üç kuruş alacak! Ve sen ve ben birlikte yaşayacağız. Çok iyiydi!
Rüya o günü ayrıntılarıyla hatırlıyor. Kucağında bebeğiyle bitkin bir halde dışarı çıkmış ve ağlamıştı. Gidecek hiçbir yeri yoktu ve masumiyetini haklı çıkarmak istemiyordu. Kayınvalide, eğer aklında bir şey varsa, değiştirilemez. Kemal ailesine ihanet etmişti.
Ailesinin yanına dönmek bir seçenek değildi. Taşrada yaşıyorlardı, böyle bir olay tüm aile için utanç verici olurdu. Kocasının onu sebepsiz yere evden kovduğunu kimseye kanıtlayamazsınız. Eğer öğrenci yurdundaki kızlar olmasaydı, dünyaya giderdi. Ona yardım ettiler, yönetimle olan tüm sorunlarını çözdüler ve küçük oğluna baktılar.
Kısa süre sonra Rüya bir dükkânda tezgâhtar olarak iş bulmayı başardı. İşi o kadar iyi gidiyordu ki birkaç yıl içinde dükkânı kiraladı ve kendisi işletmeye başladı, sonra da geri satın aldı. Evet, zor zamanlar geçirdi ama çocuğunun iyi bir hayatı olmasını gerçekten istiyordu.
Kısa süre sonra Rüya kendi dairesi için para biriktirdi. İşini giderek büyüttü ve elini hiç indirmedi. Oğlu babası hakkında kötü bir şey söylemedi, sadece karakter olarak anlaşamadıklarını söyledi. Tüm bu yıllar boyunca Kemal ufukta bile görünmedi, bu yüzden adam babası olmadan yaşamaya alıştı. Okuldan mezun oldu ve prestijli bir üniversiteye girdi. Ve sonra kapının eşiğine geldi – onu ölümden kurtarmak isteyen babası.
Rüya oğluna her şeyi anlattığında şöyle dedi:
– Anne, o gerçekten kötü bir şey yaptı. Çocukken biliyordum, arkadaşların anlattı. Ama sen onun gibi değilsin, insanları asla zor durumda bırakmazsın. O da bir insan ve ölmesine izin vermeyeceksin. Değil mi? Hadi hastaneye gidelim, yapmamız gereken bu.
Ameliyattan sonra Kemal kendini hemen daha iyi hissetti. Oğlunun kendisi için mükemmel bir donör olduğu ortaya çıktı, bu yüzden hızla iyileşti. En önemlisi de Burak’ın babasının bir kopyası olması. Annesinden aldığı tek şey nazik ve özverili bir bakıştı.